imagination and the breeze
Film ve dizi yorumlarımda spoiler bulunmaktadır. Tüm okurlarımın bilgisine.
Salı
Cumartesi
Kendimi kimseye ait hissedemiyorum
Merhaba :)
Bazı gerçekleri öğrendim.
Geçtiğimiz ocak ayının ilk haftası inanılmaz sancılı geçti. Hem gerçek sancı çektim hem de Ender'in hala Şenay'a deli gibi aşık olduğunu ve "keşke hiçbir şey olmasaydı da sen olsaydın" dediğine tanık oldum. Ender'i arayıp ona bağırdım, deli gibi ağlıyorum bi yandan. Ona Şenay'la olmasını söyledim hatta :) Bunu öğrenmek bilmem kaçıncı kez ve her seferinde nedense daha da şiddetlenerek beni sarstı. İnanılmaz acıttı. Yemin ediyorum ve hiç abartmıyorum feci bir sancı hissediyorsunuz. Sanki hayatınızda bir daha hiç hissedemeyeceğiniz kadar feci. Sanki nefesiniz ya da kalbiniz sizden çalınmış değilde en değerli ve tam da sizi siz yapan hisleriniz durmadan bıçaklanmış gibi, koparılmış, ezilmiş, çiğnenmiş, dalga geçilmiş ve en fazla mikrobun olduğu yerlere sokulmuş ve tekrar size alaycı bi şekilde yerleştirilmeye çalışılmış gibi... Kısacası DEHŞET DERECEDE BERBAT. Bütün kainatı yıkabilecek enerjiyi içinizde o kadar güçlü hissediyorsunuz ki.
Uyuyunca kolay kolay uyanamam ben ama tün evreni yıkmak istediğim, o sinirleri yaşadığım günlerin geceleri neredeyse hiç uyuyamadım ve sık sık kalkıp saçlarımı yoldum. Sinirden ağladım defalarca... Bedensel bi acı hissetmemeye başladım. Bütün vücudum sanki uyuşmuş ve bir kaya kadar katılaşmıştı. Düşündükçe daha fazla artıyordu. Sanırım bir süre daha devam etseydi çelik kadın olarak devam edecektim yaşantıma :)
Bu arada Ender, Şenay'la arkadaş olur, konuşurlar hatta ve ben onların paylaştıkları videolardan ötürü sevgili olduklarını düşünmeye başlarım. Bunu yanlış algıladığımı birkaç gün sonra tatsız bi muhabbetle Ender'den öğrendim. O dönem o kadar kötüydü ki uyanık kalmaktan başka bi eylem yapamaz olmuştum. İçimde hep bi boğulma hissi...
Kasım sonunda Mete'yle tanışmıştık. Sanki ülkede başla il yokmuş gibi o da Mersin'li çıkmıştı. Çok iyi anlaşıyoruz ve bana değer veriyo ve birçok durumumla ilgileniyo. Bildiğiniz sevgiliyiz hatta. Onun ilgisinden ötürü onu seviyorum ama aşık değilim, üstelik sempatik de ama ben kendimi ona veremiyorum, aşık olamıyorum...
Ocak ayında ki bu olaydan Mete'de nasibini aldı. Birkaç kez farklı sebeplerden ayrıldık ve sonra bi şekilde o geri döndü. Sonra bu olay oldu ve o dönem ki ağlamalarıma Mete'de şahit oldu. Her şeyi ona anlattım ve benim zayıf bi insan olduğumu söyleyip terk etti. Bir süre sonra geç gelen yılbaşı kartını alınca onu aradım, konuştuk ama beni süründürmek istediğinden pek anlaşamadık. Sergi hazırlıkları öncesi beni aradı baktık eskisi gibi konuşuyoruz devam ettik. Diğer yandan ben Ender'in neler yaptığını deli gibi merak ediyorum. Hala. Akıllanmadım ya :) Bi yandan da Mete'ye haksızlık ettiğimi düşünüyorum böyle davranarak, o sebeple hep terk eden taraf ben oldum eften püften sebeplerle. Buna rağmen Mete neden bana, beni hiç görmeden tahammül etti anlam veremedim ve bana aşık olabileceğine hiç ihtimal vermedim. Belki benden bi çıkarı olabilirdi. Onun için gelip geçici bi heves olabileceğimi de düşündüm bu yüzden üzerinde fazla da durmuyordum.
15 Ocak'ta sergiyi açtık, başarılıydı :) Bir süre sonra ocak sonuna doğru Ender 18 yaşında Adana'lı, güzel, İpek adında bi ergenle tanıştı net üzerinden ve ona aşık oldu. Anladığım kadarıyla İpek'in ergenliğinin vermiş olduğu cesaret ve cinsel ateşle Ender'e toslaması Ender'in de bu ateşten etkilenerek gecesini gündüzüne katıp bu kızla ilgilenmesi ve kızın yaşının, sorumluluklarının ve bana kalırsa egosunun vermiş olduğu bi vazgeçme haliyle sonuçlanan şaçma sapan bi durum yaşadı ki sanırım kısa bir şey yaşamasına rağmen fazlaca sarsıldı. Kendini fazla kaptırdı o kadar ki hiç ayrılmayacağını ve evleneceğini bile düşünüyordu. Nasıl seviştilerse çok etkili olmuş demek ki. Neyse bunları öğreniyordum, ister istemez kıskanıyorum ve ne konuştuklarını merak ediyordum o kadar ki kızın telefon numarasını aldım ama mesaj atıp atmamaya karar veremiyordum. Bir mesajla onları ayırabilirdim. Bundan emindim. Ya da kıza Ender'e çok iyi bakmasını söyleyebilirdim. Sıcak yaklaşırsam neler konuştuklarını nelerden bahsettiklerini öğrenebilirdim ama içimden gelenleri yapıp yapmamaya karar veremiyordum. Ender konusunda genelde sabırsız ve fevri davrandım çünkü dolup dolup taştığımı hissediyordum. Ama sevgili olduğumuzu zannettiğim dönemlerde son derece sakin davranmıştım. Elimden kaçırmak istemediğimden sesimi çıkaramıyordum. Bu sebeple ilişkinin de pek tadı olmuyordu. Neyse ona, açtığı bi chat hesabından anonim olarak bazı şeyler sordum ve her şey o anda bitti...
İnanması çok güç ama kendimi tüy kadar hafiflemiş hissetmeye başladım. İçimde var olan ama bir türlü konduramadığım kuşkularım sonunda kesinleşmişti ve bu kesinlik ona karşı hissettiğim her şeyi başta nefrete şuan ise sadece karşılaştığımda hissedeceğimden emin olduğum nefretin dışında inanılmaz derecede umursamazlığa dönüştü ki önümde diz çöküp yalvarsa önemseyemem. Benim onun için itici olduğum ve beni cinsel ihtiyaçları için kullandığını itiraf etti :))
Neden hiç bilmiyorum sergi konusunda beni kullandığını düşündüğüm arkadaşım, benim için ağzıyla kuş tutsa alkışlar, gülerim fakat esasında hiçbir şey ifade etmez. Gözümde en ufak bi değeri olamaz. Birinin beni kullanmaya çalıştığını anladığımda, küçüklüğümden beri bu hep böyle oldu, o kişi artık benim hayatımın en nötr insanı oluveriyo ve istesemde ona karşı bir şey hissedemez hale geliyorum. Umursayamıyorum yani ve son derece rahat oluyorum karşısında. Hatta kendimden emin oluyorum.
Neyse 31.01.2015 Cumartesi günü sabah 6 sularında küçük odamda Mete'yle telefonla konuşmaya çalışırken tepemden aşağı karanlıkların içinde dikildiğini fark ettim :DDDD 3 gün 2 gece kaldı. Ne diyebilirim mm benim tarafımdan aklı başında eğlenceli ve güzeldi. Onun için harika geçmiş bilemem tabi...
Diğer yandan Ender'in sevgilisi tam da bu tarihlerde onu terk etmiş. Esasında onun adına üzülüyorum galiba yani özünde yani aslında sadece insan olması dolayısıyla üzülüyorum. Ama o acı çeken kişinin Ender olduğunu hatırlayınca geriye pek bi şey kalmıyo artık...
Önüme dönecek olursam bazı endişelerim var Mete'yle ilgili ama üstünde durup saatlerce kafa patlatma ihtiyacı hissetmiyorum artık. Onun benimle çok hayali var belki de sadece ona ayak uydurup hayatın tadını çıkarmaya başlamalıyım. Bunun sırası geldi galiba... En çokta pezevengin yurt dışı hayalleri beni benden alıyo :)) Neredeyse 2 yıl ne 2 yılı be 2011 de Ender'le tanıştık 2012 nin aralık ayında ben ona açıldım ve o tarihten itibaren hayatımda hiçbir şey düzgün gitmedi neyim var neyim yoksa elimden aldı.
Aslında en çok istediğim kendime dönmek. Gerçek anlamda kimseye bağlanamadığımı biliyorum artık yani sanırım Ender'den sonra bağlanma olayı olmuyo. Olmasını da istemiyorum zaten bu yüzden kendi başıma yaşamak istiyorum ama bu arada Mete fena seçenekler sunmuyo sanki. Eğer değerlendirirsem bir sevgiliyle neler yapılır ve nasıl yaşanılır bir süre için bunları öğrenmiş olcam. Sanırım sonrası yine ben ve yine huzur olmalı :) Yalnızlığımı çok seviyorum amk :))
Bazı gerçekleri öğrendim.
Geçtiğimiz ocak ayının ilk haftası inanılmaz sancılı geçti. Hem gerçek sancı çektim hem de Ender'in hala Şenay'a deli gibi aşık olduğunu ve "keşke hiçbir şey olmasaydı da sen olsaydın" dediğine tanık oldum. Ender'i arayıp ona bağırdım, deli gibi ağlıyorum bi yandan. Ona Şenay'la olmasını söyledim hatta :) Bunu öğrenmek bilmem kaçıncı kez ve her seferinde nedense daha da şiddetlenerek beni sarstı. İnanılmaz acıttı. Yemin ediyorum ve hiç abartmıyorum feci bir sancı hissediyorsunuz. Sanki hayatınızda bir daha hiç hissedemeyeceğiniz kadar feci. Sanki nefesiniz ya da kalbiniz sizden çalınmış değilde en değerli ve tam da sizi siz yapan hisleriniz durmadan bıçaklanmış gibi, koparılmış, ezilmiş, çiğnenmiş, dalga geçilmiş ve en fazla mikrobun olduğu yerlere sokulmuş ve tekrar size alaycı bi şekilde yerleştirilmeye çalışılmış gibi... Kısacası DEHŞET DERECEDE BERBAT. Bütün kainatı yıkabilecek enerjiyi içinizde o kadar güçlü hissediyorsunuz ki.
Uyuyunca kolay kolay uyanamam ben ama tün evreni yıkmak istediğim, o sinirleri yaşadığım günlerin geceleri neredeyse hiç uyuyamadım ve sık sık kalkıp saçlarımı yoldum. Sinirden ağladım defalarca... Bedensel bi acı hissetmemeye başladım. Bütün vücudum sanki uyuşmuş ve bir kaya kadar katılaşmıştı. Düşündükçe daha fazla artıyordu. Sanırım bir süre daha devam etseydi çelik kadın olarak devam edecektim yaşantıma :)
Bu arada Ender, Şenay'la arkadaş olur, konuşurlar hatta ve ben onların paylaştıkları videolardan ötürü sevgili olduklarını düşünmeye başlarım. Bunu yanlış algıladığımı birkaç gün sonra tatsız bi muhabbetle Ender'den öğrendim. O dönem o kadar kötüydü ki uyanık kalmaktan başka bi eylem yapamaz olmuştum. İçimde hep bi boğulma hissi...
Kasım sonunda Mete'yle tanışmıştık. Sanki ülkede başla il yokmuş gibi o da Mersin'li çıkmıştı. Çok iyi anlaşıyoruz ve bana değer veriyo ve birçok durumumla ilgileniyo. Bildiğiniz sevgiliyiz hatta. Onun ilgisinden ötürü onu seviyorum ama aşık değilim, üstelik sempatik de ama ben kendimi ona veremiyorum, aşık olamıyorum...
Ocak ayında ki bu olaydan Mete'de nasibini aldı. Birkaç kez farklı sebeplerden ayrıldık ve sonra bi şekilde o geri döndü. Sonra bu olay oldu ve o dönem ki ağlamalarıma Mete'de şahit oldu. Her şeyi ona anlattım ve benim zayıf bi insan olduğumu söyleyip terk etti. Bir süre sonra geç gelen yılbaşı kartını alınca onu aradım, konuştuk ama beni süründürmek istediğinden pek anlaşamadık. Sergi hazırlıkları öncesi beni aradı baktık eskisi gibi konuşuyoruz devam ettik. Diğer yandan ben Ender'in neler yaptığını deli gibi merak ediyorum. Hala. Akıllanmadım ya :) Bi yandan da Mete'ye haksızlık ettiğimi düşünüyorum böyle davranarak, o sebeple hep terk eden taraf ben oldum eften püften sebeplerle. Buna rağmen Mete neden bana, beni hiç görmeden tahammül etti anlam veremedim ve bana aşık olabileceğine hiç ihtimal vermedim. Belki benden bi çıkarı olabilirdi. Onun için gelip geçici bi heves olabileceğimi de düşündüm bu yüzden üzerinde fazla da durmuyordum.
15 Ocak'ta sergiyi açtık, başarılıydı :) Bir süre sonra ocak sonuna doğru Ender 18 yaşında Adana'lı, güzel, İpek adında bi ergenle tanıştı net üzerinden ve ona aşık oldu. Anladığım kadarıyla İpek'in ergenliğinin vermiş olduğu cesaret ve cinsel ateşle Ender'e toslaması Ender'in de bu ateşten etkilenerek gecesini gündüzüne katıp bu kızla ilgilenmesi ve kızın yaşının, sorumluluklarının ve bana kalırsa egosunun vermiş olduğu bi vazgeçme haliyle sonuçlanan şaçma sapan bi durum yaşadı ki sanırım kısa bir şey yaşamasına rağmen fazlaca sarsıldı. Kendini fazla kaptırdı o kadar ki hiç ayrılmayacağını ve evleneceğini bile düşünüyordu. Nasıl seviştilerse çok etkili olmuş demek ki. Neyse bunları öğreniyordum, ister istemez kıskanıyorum ve ne konuştuklarını merak ediyordum o kadar ki kızın telefon numarasını aldım ama mesaj atıp atmamaya karar veremiyordum. Bir mesajla onları ayırabilirdim. Bundan emindim. Ya da kıza Ender'e çok iyi bakmasını söyleyebilirdim. Sıcak yaklaşırsam neler konuştuklarını nelerden bahsettiklerini öğrenebilirdim ama içimden gelenleri yapıp yapmamaya karar veremiyordum. Ender konusunda genelde sabırsız ve fevri davrandım çünkü dolup dolup taştığımı hissediyordum. Ama sevgili olduğumuzu zannettiğim dönemlerde son derece sakin davranmıştım. Elimden kaçırmak istemediğimden sesimi çıkaramıyordum. Bu sebeple ilişkinin de pek tadı olmuyordu. Neyse ona, açtığı bi chat hesabından anonim olarak bazı şeyler sordum ve her şey o anda bitti...
İnanması çok güç ama kendimi tüy kadar hafiflemiş hissetmeye başladım. İçimde var olan ama bir türlü konduramadığım kuşkularım sonunda kesinleşmişti ve bu kesinlik ona karşı hissettiğim her şeyi başta nefrete şuan ise sadece karşılaştığımda hissedeceğimden emin olduğum nefretin dışında inanılmaz derecede umursamazlığa dönüştü ki önümde diz çöküp yalvarsa önemseyemem. Benim onun için itici olduğum ve beni cinsel ihtiyaçları için kullandığını itiraf etti :))
Neden hiç bilmiyorum sergi konusunda beni kullandığını düşündüğüm arkadaşım, benim için ağzıyla kuş tutsa alkışlar, gülerim fakat esasında hiçbir şey ifade etmez. Gözümde en ufak bi değeri olamaz. Birinin beni kullanmaya çalıştığını anladığımda, küçüklüğümden beri bu hep böyle oldu, o kişi artık benim hayatımın en nötr insanı oluveriyo ve istesemde ona karşı bir şey hissedemez hale geliyorum. Umursayamıyorum yani ve son derece rahat oluyorum karşısında. Hatta kendimden emin oluyorum.
Neyse 31.01.2015 Cumartesi günü sabah 6 sularında küçük odamda Mete'yle telefonla konuşmaya çalışırken tepemden aşağı karanlıkların içinde dikildiğini fark ettim :DDDD 3 gün 2 gece kaldı. Ne diyebilirim mm benim tarafımdan aklı başında eğlenceli ve güzeldi. Onun için harika geçmiş bilemem tabi...
Diğer yandan Ender'in sevgilisi tam da bu tarihlerde onu terk etmiş. Esasında onun adına üzülüyorum galiba yani özünde yani aslında sadece insan olması dolayısıyla üzülüyorum. Ama o acı çeken kişinin Ender olduğunu hatırlayınca geriye pek bi şey kalmıyo artık...
Önüme dönecek olursam bazı endişelerim var Mete'yle ilgili ama üstünde durup saatlerce kafa patlatma ihtiyacı hissetmiyorum artık. Onun benimle çok hayali var belki de sadece ona ayak uydurup hayatın tadını çıkarmaya başlamalıyım. Bunun sırası geldi galiba... En çokta pezevengin yurt dışı hayalleri beni benden alıyo :)) Neredeyse 2 yıl ne 2 yılı be 2011 de Ender'le tanıştık 2012 nin aralık ayında ben ona açıldım ve o tarihten itibaren hayatımda hiçbir şey düzgün gitmedi neyim var neyim yoksa elimden aldı.
Aslında en çok istediğim kendime dönmek. Gerçek anlamda kimseye bağlanamadığımı biliyorum artık yani sanırım Ender'den sonra bağlanma olayı olmuyo. Olmasını da istemiyorum zaten bu yüzden kendi başıma yaşamak istiyorum ama bu arada Mete fena seçenekler sunmuyo sanki. Eğer değerlendirirsem bir sevgiliyle neler yapılır ve nasıl yaşanılır bir süre için bunları öğrenmiş olcam. Sanırım sonrası yine ben ve yine huzur olmalı :) Yalnızlığımı çok seviyorum amk :))
Pazar
2015
Nasıl bi yıla girdik! Bu yıl esasında kimin yılı? Karman çorman her şey.
Öyle bir bağ var ki anlayabilmek imkansız. Kim kazanacak? Aslında herkes...
Aslında herkes seviyor ama öyle ki tutturamıyor.
Şoför bahçıvana, bahçıvan bana gibi bi durum var ki, en pisinden ve en temizinden. Neden herkes bi başkasına aşık olmak zorunda? Ah Mete! neden sevemiyorum? Neden unutamıyorum ve vazgeçmeye çalıştıkça boğuluyorum? Neden herkes aynı şeyi kendi dünyasında yaşıyo? Neden bizi seveni sevemiyoruz? Tam olacak gibiyken gerçekte kimi sevdiğimizi hatırlayıp irkiliyoruz. Neden tutturamıyoruz? Neden ölüyoruz? Acı çekiyoruz?
İçimin resmen ağrıdığını hissettim. Üzerimden atamayacağım bi düşünce bütün bedenimi sarınca sancılar çektim. Berbat hissediyorum. Hiç olmadığım bi insana dönüştüm. Düşünmeden konuşan ve duygularını kontrol edemeyen. Berbat bi şey...
Acı herkese yapışmış durumda. Çıldıracak gibi hissediyorum.
Sinirim, öfkem o kadar fazla ki. Kendime hakim olamıyorum.
Sonra gene sancılar, krizler, bunalmalar, sıkılmalar... Bitmeyecek gibi geliyo artık.
Daha sonra başka bir şey. Dahasını düşününce yaşamak istemiyo insan. Dahası da olacak...
Başlayacak ama kim, nasıl...
Bunu düşünmek bile istemiyorum. Kendimi bu durumun dışına atabildiğim tek mevzu yazmak ve çizmek istediğim çizgi romanlarım.
Sinirleniyorum, sonra hak veriyorum.
Çok haklısınız be amk.
Cuma
kriz
Çok fazla acı çekiyorum ama inanılmaz çok...
Bütün evreni parçalamak, avazim çıktığı kadar, boğazım yırtılana kadar bağırmak istiyorum. Kendimi parçalamak, Ender'in her şeyini dağıtmak, kırmak ve onu uzun uzun dövmek istiyorum, yorulana kadar. Param ve vaktim olsa onu aldığım gibi Mersin'i boylamak istiyorum. Sonra da kendimi denize atmak...
Perşembe
Ah be Petrov!
"Bağlılıklarınızdan bu kadar çabuk vazgeçmeyin Petrov. Sadakat verilebilecek en güzel sözdür." Kurt Seyit ve Şura
(Çok hoşuma gittiyse demek ki not etmişim :) Sonuç olarak gel gör ki Petrov sadakatten vazgeçti.)
Samimi ve içten bence :) Çünkü Gerçekti
Keşke bu kadar güzel ve duyguları onu nereye sürüklerse o şekilde hareket eden bir insan olmasaydın. Böylece daha kolay vazgeçerdim senden.
(Bana göre en içten ama bi başkasına göre gereksiz ya da tarz olamayacak bi duygusallıkla saçmalanmış başka bi karalamam :).)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)