Perşembe

49 Gün (2011)

Yön: Kwang Jo Young
Sen: Hyeon-kyeong So
Ülke: Güney Kore
Tür: Fantastik, Romantik, Dram




Oyuncuları afişten görüyorsunuz yani fena bir ekip değil ama benim favorim Üç Baba Bir Anne'den bildiğim Hyeon Jae Jo. Ama oyunculuğu bu dizide bana biraz sıradan geldi. Bayan oyunculara ise sözüm yok Gyu Ri Nam'ın bazen takındığı yapmacık tavırlar hariç ama onca bölüm ağlayabilmiş olmasından dolayı da tebrik ediyorum. Ölümü kötü oldu ama napalım. Doğrusu oyunculuğundan hiç hoşlanamadığım tip sadece Su Bin Bae. Oyunculuk kabiliyetlerine fazlaca takılıyorum çünkü bu anlamda eleştirmeyi fazlasıyla seviyorum...

    Neyse bu bölüme fazla takılmadan senaryodan bahsetmek istiyorum. Gizemli Bahçe'yle neredeyse eş zamanlı ilerlemiş olan bu dizi bir cümlede diziye bir atıfta bulunulmuş. Konunun mistik olması, Gizemli Bahçe'den sonra fantastik türün ilgi uyandırmış olmasından dolayı yapılmış olabileceğini düşündürttü ne kadar doğrudur bilemiyorum. Genel itibariyle konuyu sevdim çünkü bize yakın durumları da yansıtan bir yapısı var. Mesela bizde de yoğun bakımda yatan bir hastayla ilgili sayısız hikayeler ve durumlardan bahsedilir. Şahsen hiç şahit olmadım ama eğer bu dizideki gibi bir Ruh bekçisiyle karşılaşacaksam herkes gibi bende bir süre yoğun bakımda kalmak isterdim. :) Ayrıca zincirleme bir olay örüntüsü yansıtılmış. Bu mevzu beni hep düşündürmüştür. Düşünsenize otobüse bir kaç saniye geç kalıyorsunuz ve otobüse doğru koştuğunuzu fark eden şoför durup sizi alıyor bu süreç içinde veya sonunda sizce kaç kişinin hayatında ne gibi değişiklikler olabilir? Bunu hiç birimiz bilemiyoruz yani etki tepki mi dersiniz hayatın diğer yüzümü bilemem ama herkes birbirine zincirleme reaksiyonlar içinde yaşıyor gibi. Tıpkı bu dizide bahsi geçen mevzular gibi önceden bilinen sanki sizin için yazılmış senaryoları siz oynuyorsunuz. Çok enteresan. Bu dizi bunları yansıtmış ve ben birçok açıdan bunu mesaj bağlamında söylüyorum İslam'a yakın buldum. Yani konu sıradan bir aşk hikayesine mahkum edilmediğinden bence fazlasıyla geçer not alabilecek bir dizi. Sizi, hayatta aileniz dışında gerçek değerlerinizin ne olduğunu merak etme moduna son suratla hazırlayabilecek bir dizi...
   
    Eğer izlemeye niyetlenirseniz arada kahkaha atmaya (fazla olmasa da), arada ağlamaya (fazla olmasa da), arada düşünmeye (bence fazlasıyla) hazırlıklı olun. Genel anlamda dram türüne hizmet ettiği için izlerken eğlenebileceğiniz bir dizi sayılmaz fakat bunu nasıl başarıyorlar hala anlamış değilim ama birçok dizilerinde olduğu gibi bu dizide de ara ara içtenliğin kokusunu alacaksınız...
    Ha birde Uzakdoğu gerçekten teknoloji bakımından fazlasıyla ileride bir coğrafya bize nazaran. Halka anladığım kadarıyla diziler aracılığıyla son teknolojik cihazların kullanımı hakkında çaktırmadan bilgiler aktarılıyor. Ürün reklamı yapılıyor demiyorum, cihazlardaki fayda sağlayıcı en yeni özellikler vurgulanıyor. Bu da dizilerinin kalitesini eğitici olması bakımından yükseltiyor bence. Aynı şeyi Avrupa daha fazlasıyla yapıyor tabi ona sözüm yok. Bizde artık fonda kullanılan kocaman reklam panolarından bir an önce kurtulabilsek. Reklamı diziye sindirerek yapmak başka ürünü izleyenlerin gözüne sokmak başka...


2 yorum:

  1. Eğer bahsettiğiniz sanki sizin için yazılmış senaryoları siz oynuyorsunuz. derken kaderden bahsediyorsanız. Kader öyle bir şey değil kader sizin seçimlerinizden ibaret bir olay sadece. :)

    YanıtlaSil
  2. Hocam kaza diyelim o zaman :)

    YanıtlaSil