Pazar

26.09.2013 tarihinde nihilizmin ana kahramanın ya da diğer bir değişle içinde bulunduğumuz ve giderek daha da saçmalaşan bilgisayar hegemonyasının avangardlarından olan Enderus Duracalus, istem dışı kendiyle baş başa kaldığı saatlerde benim telefonumu dürttü. Pek anlam veremediğim bu dürtüş benim her zaman ki gibi kendime has hissiyatlarımın verdiği hazla pek verimli olmasa da mutluluk vericiydi. Bana göre. Ertesi akşam biraz mailleşme. Sonraki akşam mesajlaşma bir sonraki akşam boş, bundan sonrasını bilmiyorum ama herşey ona kalmış.

Eğer bu durumu ben ele alırsam onun anasını ağlatırım. Sürekli ararım, düşüncelerimi anlatırım, ona durmadan sorular sorarım, göndermek istediğim şeyleri gönderirim, onu da geçtim her boş anımda yanına giderim, her yaptığım işi sorup fikrini alırım falan filan... Bunların hepsini ve daha fazlasını da yaparım. Bunu biliyorum, yaparım, eminim. Sonra durup kendime bakıyorum ya sonra? Bunu düşünerek mi yaşamalı, düşünmeden mi? Daha önce onu düşünmeden onca şey söyledim ve onun üzüldüğünü anladıkça sanırım ben ondan daha çok üzüldüm. Bu kez de öyle olsun istemiyorum. Bu yüzden daha temkinli davranmak istiyorum. Ne olur, ne değişir, iyi mi yapıyorum kötü mü, hiç bilmiyorum. Rahatsız etmeden ilerleyelim, bakalım o ne yapıcak? Merak ediyorum.

Diğer yandan, hastayım gençler. Ona burdan iyi bir iş bakıcam ama bu halde beni görmesini istemiyorum. Çok zayıfladım ve her yerimde lekelerim var artık. Üstüne ruh sağlığımda çok iyi değil. Alttan dersim var, atölye dersim var ve yazılması gereken bir tezim var. Ayrıca verilmesi gereken bir sınavım. Ne yaparım bilmiyorum. O Ankara'ya gelirse onunla ilgilenebilir miyim? Nasıl yaşarız onu da bilmiyorum ama yüksek ücretli güzel bir iş bulmaya niyetliyim. Umarım olur.

Burdan duyurulur eğer bilgisayardan anlayan ve web tasarım yapabilen bir arkadaşa ve/veya elemana ihtiyaç duyarsanız bana ulaşın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder