Bu sabah, gece ders çalışırken geç yattığımdan erken kalkamadım. Kalkınca telefonda çağrılar mesajlar...Neyse işlerimi hallettim, telefondaki aramaları ve mesajları yanıtladım. Acil grafik işi olduğundan benden yanıt bekleyen Mustafayı'da aramadan önce maillere bakarken günün şokuyla karşılaştım. Ender'den bi mail. Gözlerim fal taşı gibi açılmakla birlikte meraktan hemen maili açtım. Diğer acil mailleri önemsemedim bile...
Soru işareti bile konmamış anlamsız bir soru cümlesi.
Ona yazdığım onca şeye tek kelime bile etmezken kendi işleri için beni kullanmayı düşünebilmiş. Nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyor? Böyle bir şeyi gerçekten düşündüğüne inanmak istemedim. Ama söz konusu olan Koca Bir Aptal işte... Bana durmadan neler yaptığının farkında değil! Tamam sevmiyorsun, tamam hadi nefret ediyorsun anladık ama neden beni kullanıyorsun. Eminim benden istediği şeyleri yaptırabileceği başka arkadaşları vardır. Neden ben? Sevdiğinden mi? Alakası yok. Selam sabah vermeden duygusuzca bişeyler istemek mi sevmek? Aptal sadece benle oyuncakları gibi oynayarak ağlatmaya devam ediyor...
Ahhh koşullar faklı olacaktı ki ben ona neler yapacağımı çok iyi bilirdim, ama dua etsin ki dokunmam bile yasak...
Mesajı okuyunca kafamda sadece, nasıl bi resim ne resmi istiyor ki benden? sorusu. Sonra ona sordum konuştuk vs. Eminim kendisi için dünyayı kurtarmak kadar önemli bi şeydir. Erkekler oyunları çok sever dimi? Elemanımız da işsiz olduğuna göre kafasını sadece ona gömerek rahatlıyordur herhalde. "Yaptığı bu işten para kazanabilir mi?" diye düşünmedim değil. Oyun kodlamak oldukça zor hele ki üzerine görselleri de kendisi ekleyecekse. Karakterler, mekan,ortam, animasyon... Tek başına altından kalkabilmesi çok güç Ozan gibi olmadığını var sayarsak. Yaptığı şey tam olarak ne ve kimlerle yapıyor bilmiyorum ama yinede oyun oluşturmak her baba yiğidin harcı değil işte, umarım halledebilir. Her neyse istediği şeyi koşullu olarak kabul ettim. Diğer türlü de yapabilirdim ama bu durum ondan haber almam için bir sebep olacaktı dolayısıyla reddetmek işime gelmedi. Zaten hemen yarın bile gitmemek için kendimi zor tutuyorum, o kadar çok görmek istiyorum ki ama gidersem beni kovmasından korkuyordum. Bu durumda kimin için gidebilirdim ki. Artık bi mazeretim var.
Her neyse diğer taraftan gelen işleri yetiştirmeye çalıştım, yaptıkça geldi yaptıkça geldi, kursa geç kalmaya başladım ve bilgisayarın başından kendimi zor attım.
Sonra yurttan çıktım, otobüse bindim, yolda enteresan bişey oldu. Otobüs seyir halindeyken yan taraftaki bir otobüsten bir kadın bizim otobüse bakarak önce el salladı sonra arkamda telefonda konuşan adama, "seni seviyorum, seni seviyorum, seni çok seviyorum, seni seviyorum... " dedi durdu valla. Başta akli dengesi olmadığını düşündüm ama kılık kıyafeti duruşu hiç öyle durmuyordu sonra adama baktım bir iki işaretle bir sonraki durakta inmesini söyledi. Sonra ikisi de Ulus'ta otobüslerden indiler. Uzun zamandır bu kadar romantik bir duruma rastlamamıştım. Durumun ne olduğunu bilmeden sadece gördüklerimden kendimce çıkardığım romantik anlam mutlu etti...
O değilde ben hangi ara Ender'in benden istediği resimleri yapabilirim ki? Ödevler, tez, mangalar, makaleler, grafik tasarımlar, okumam gereken kitaplar ve ezberlemem gereken onca kelime varken. Neyse buraya yazmaya nasıl fırsat buluyorsam bi şekilde ona da vakit ayırırım herhalde. Geceleri ona mı ayırsam?
Ooo az kalsın unutuyordum karşılığını alıcam ki ben bu işlerin. O halde havada karada yaparım resimleri, bu oldukça motive edici :)
Efsanedir, candır...
Gerçek müzik böyle bişey olsa gerek bütün hücrelerini ayağa kaldıran...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder