Çarşamba

Tanklar ve Süvariler

Büyüdüğüm ortamı düşünüyorum da, ailem beni ve kardeşlerimi kurtların arasına atarak yetiştirmiş. Onlarla yedirip onlarla içirmiş. Onlarla arkadaş olmamıza, onları sarılıp sevmemize müsaade de ettiler her zaman. Çünkü kendilerinden ve bizden çok emindiler. Biz, kurtların iştahını açacak kuzulardan değildik, dolayısıyla ne kurtların bizi istemesine izin verirdik nede kendimizi onların önüne lezzetli bir yemek gibi sunardık. Kendilerinden emin oldukları gibi bizden de emin oldular hep. O yüzden hiçbir şey eksiltmediler veya hiçbir konuda kısıtlamadılar. Tüm imkanlarını bize sundular. Belki de bu kadar rahat olmamalıydılar, beni eve hapsedip, dışarı çıkarmayan bir ailem olsaydı belki daha mutlu yaşardım. Beni risklerden uzak tutan bir zihniyet daha mı makbul olurdu? Bilemiyorum ama bizi de kurtlar gibi yetiştirdiler, aynıymışız gibi ama aynı olmadığımızı her seferinde de hatırlattılar. Ne olurdu sanki bi kerecik dokunsam ve sadece bir kerecik öpsem. Çok şey istiyorum dimi size göre. Bizi batırmak mı istiyorsun dersiniz. Öyle ki sanki bunu yaparsam küresel ekonomiyi batıracakmışım gözüyle bakarlar. Aslında onların tek kaygısı küresel maneviyatın batma ve büyünün bozulma kaygısı. Zaten yemek istemeyen kurdun iştahını açacak eylemlerden dayanabildiğim ölçüde kendimi çekmeliyim yoksa gerçekten batıyorum ve ailemin hayatının da batmasını istemiyorum. Ama bilmiyorlar çok acıyor. Bunun yerine beni bir dar ağacında sallandırmalarını, belki de baltalamalarını 100 bin kere daha çok isterim. Kaç kez nefes alamadılar? Kaç kez yemek yiyemediler? Kaç kez gözyaşları kendiliğinden durmadan döküldü ve kaçı sadece bu sebepten en sevdiği tarafından sadece unutulmak istedi...
Kendimi enfes bir kuzu gibi sunmak yerine çoğu zaman bir kurt gibi ona saldırmak istiyorum…
Asıl sorun sürekli yanında olma ve ona her konuda yardım etme isteğini doğuran şeyi engelleyememek. Bunu nasıl sağlayabilirim? Ama bu enfes bir şey.


Aynadakinin ben olduğunu fark etmek, ne utanç verici.
(Onii-chan Dakedo Ai Sae Areba Kankeinai yo ne!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder