Çarşamba

3 saat uyumak genime işledi. sabah sabah siparişler gelmiş hallettim ve bankaya gittim. daha önce bu şubede böyle bi uygulama yoktu. gişeler F ve E diye ayrılmış. bana F71 geldi E71 olaymış iyiymiş. ama önemli değil bi E den bi Fden yandı bende keyifle bu durumu izledim. :D
halledip hastaneye ordan Osman abi'nin yanına geçtim.

keşke Ender bi rüzgar olsaydı ve bende durmaksızın içime çekseydim.

müşavirlerin işi gerçekten zor ama bu adamın işi daha zor 3 iş birden yapmak ne demek ya. en güzeli de ne kadar istersem isteyeyim rak diye veriyor olması. adam kasadan tomarları çıkarıp hemen çekinmeden ne kadar istersen söyle diyor ya. bende hemen söylüyorum he he :) umarım durumunu düzeltebilir.
sonra Emre'yle Servet'e haber verecektim ben büroya geçiyorum diye ama telefonum bozuldu :(
neyse büroya geçip Onur'un telefonuna hattı taktık ama bu kezde Emre'nin numarası telefonda çıkmadı neyse Servet'e haber verdik geldi beklerken Onur'la bi güzel lafladık. bürodaki bütün eşyalar ve ortak arkadaşları görmek mutlu etti. sonra o burdayken neden onunla daha fazla ilgilenmedim diye düşündüm ama hoşlanmaktan başka bi ilgim yoktu. ve o yıllarca bu şehirde yaşadı fakat ben onunla son yılında tanıştım hayat çok acımasız... Servet, ardından Mustafa arkasından liseli tarafsız Yılmaz dı sanırım ismi o geldi. Servet, bi insan bu kadar anlayışlı, alçak gönüllü, bilgili, kültürlü, sempatik, ince olmasın yaa çok iyisin...
sonra hep beraber partiye geçtik. Yeliz, Cenk, Nurettin, Hasan abi hepsi ordaydı hatta tanımadığım ve sayamadığım birileri daha. Atalay'ı görmek çok iyi geldi. hala Midas diyo yaa :) hatta Hasan abiyi, umarım bundan sonra iletişimde bi problem olmaz.
ama akşamın en berbat olayı Yeliz'le yaşadığım ufak bi konuşmaydı.
-nasılsın Yeliz?
-iyiyim. dersler falan uğraşıyoruz 3. sınıf olduğumdan dolayı dersler biraz daha ağır onun dışında iyiyim. sen nasılsın?
bende iyiyim.
-Ender'le görüşüyor musunuz? (pat diye sordu hiç beklemiyordum ve ne söylemem gerektiğini gerçekten bilemedim. ben ona aşığım ama konuşmuyoruz mu ne kafam durdu..)
-boşver onu ya yada bırak onu ya mı dedim panikten hatırlayamıyorum. (güldüm)
-neden? (güldü)
-deli yaa. yada manyak yaa. yada başka bişey söyledim sanırım ama neydi hatırlayamıyorum bunlara benzer bişey. (gülerek söyledim)
-evet haklısın o biraz öyledir. (oda gülerek yanıt verdi.)
bitti. ohhh evet Yeliz yeter bu kadar....
Ender'i tanıyan biriyle 2 cümle de olsa konuşmak aslında çok mutlu etti. ama Yeliz'le konuşmuş olmak :)
onları kapıdan beraber girdiklerini gördüğümde acayip kıskanmıştım. sonra arkadaşlar  işte ne olcak ki demiştim. o aralar beynim daha baskınmış demek. Psikopatım ben yaa...
ortam ciddiyetten uzaklaştı iyi de oldu zaten Atalay da olunca gırgır şamata. saat 8 e gelince ben kalktım. o kadar gündem konuştuk vs. vs. kafam dağıldı ama dolmuşa yürürken, ki ben hiç böyle biri değilimdir. benim için düşünülmesi gereken şeyler işler, girişimler, nerden dalarımlar, sanat, sınırsız anime, manga ve üretim ihtiyacı, bu akşam eve gidince önce hangisiyle uğraşayımlar, kendimi bildim bileli böyleyim. dolmuşa yürüyorum  başka bişey düşünemiyorum zaten ve sadece şunu söylüyorum "Ender seni seviyorum" onlarca kez söylemişimdir salak gibi...
sonra şiddetli bir mesaj atma isteği sadece söylediğini yaz ve at hepsi bu. oda bilsin. ama bi yerlerden birisi de atma. ya onu üzersen diyo. şuna bak ne saçmalıyo hâlâ diyebilir. muhtemelen anlamsız bulabilir, onu rahatsız edebilir bi şekilde. sonuç yazamadım.
akçaabat dimi?
evet ön koltukta bayan otuyo istersen onun yanına geç.
ooo geçmem mi dolmuşta önde ve cam tarafında oturmayı seviyorum arkada ise hiç farketmez. tamam mp3 mü takıcam ve yol boyunca sadece Ender'i düşünücem. zaten başka bişey düşünmek istesem de araya parazit gibi giriyo. iyisi mi sadece onu düşün. ücretimi ödüyorum artık rahatsız edilmem. Beşirli yolcusu da yok. herşey harika derken bir mesaj ama bakmıcam, derken başka birinden başka bir mesaj ama ben hala bakmıcam eve geçince bakarım derken babam arıyor. lan geliyorum evde konuşuruz uzattıkça uzattı. tam şimdi tamam derken kısa bir süre sonra yanımdaki bayan iniyor lann noluyo bee buna da mı izin yok. Ender ama ayıp ediyolar yaa. kendimi düşünce suçlusu gibi hissettim. düşünmeme izin verilmiyo lan bi siktirin.
neyse önemli mi? değil. zaten hiç benden ayrılmıyor ki. mesajlarıma bakarken, evden çıkarken saçımı tararken, ooohoooo bu liste inanılmaz uzun...

zavallılar gibi aşkımı tek taraflı yaşamak istemiyorum bu biraz acizlik gibi geliyor. belki karşılığı olmayabilir ama en azından hissettiklerimi ona da aktarmak istiyorum rahatsız olmadığı sürece. oo gerçi ben sarınca fena sarıyorum sanırım, özgürlüğüne müdahale etmediğim sürece dozunda rahatsız etmeyi pek umursamam. bi insan rahatsız olacaksa bu tür sebeplerden olsun katlanılmaz mı ki?

Yasom seni çok iyi anlıyorum ve hep ne kadar  herşey bizim elimizde desek de bazı şeyleri değiştiremiyoruz bu da o bariz durumlardan biri sanırım. tek tedavisi de zaman, o da çözdüğünden değil alıştırdığından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder