neyse yanlarından ayrıldım.sanat sokağına geçtim 5-10 dk sonra Beyza geldi oturup dertleştik. Kevser gelemeyince biz ona geçtik yedik içtik eğlendik. hepsi çok mutlu.hele Kevser. sonra kendimi ona nasihat verirken buldum.nişanlısına keyfi ne zaman isterse cevap yazıyormuş. bende kıymetini bil merakta bırakma dedim. hepsi bu. uzun uzun konuştuk. mevzu koşulsuz kabule gitti gitti geldi. yok arkadaş yok bütün mevzular Ender'den ibaret olsa sabahlara kadar konuşurum yine de rahatlayamam. sakız gibi uzattık, uzattıkça uzattık her açıdan baktık, kızların sorunlarına benim sorunlarıma. hangisi hangi aşkını anlatırsa anlatsın bendeki ufak bir durum onlarınkini eziyor. her açıdan beter bir durumdayım. o kadar yoruldum ki tamam diyorum şimdi tamam konuşmayalım. sadece ben kendi halimde, aşkımı yaşamak istiyorum tamam artık konuşmayalım hiç bişeyin çözüldüğü yok zihnimin düzene girdiği de. madem hiçbir duygumu değiştiremiyorum sadece bırakın gerektiği gibi yaşayayım. sıkıntıdan ölsem de yaşamak istiyorum. kendimce artık tadını çıkarmak. Yasom da gelsin artık onu da görmek istiyorum yine ne kadar erkek varsa masamıza davet edelim. laflayalım sohbetin tadını çıkaralım. sonrada evlere postalanalım. Yahya, Cemal, Osman,Ali, hepsiyle görüşelim. ne kadar saf olduğumu, gözlerim açıldıktan sonra doğrudan dinlemek istiyorum. nasıl gözlerimizi tüm dünyaya kapatarak yaşamışız. insanlar neler yapıyor. biz kimsenin elini bile tutmuyoruz. bu saatten sonra kendimi değiştirmeye niyetim yok ama Emre'den duyduğum gerçeklerin devamını istiyorum. ne kadar bandajlı dolaştığımızın seslerini duymak. artık büyüdük dünyanın nelerden ibaret olduğunu yeni öğreniyorum her ne kadar gözlerim Ender'le kapanmış olsa da. onun neler yaptığını bilmiyorum ve ona dair hiç bişey öğrenememeye yavaşça alışıyorum sanırım daha ne kadar sürer bilmiyorum ama benim neler hissettiğimden haberi yok olmasında olursa üzülebilir belki umarım onu benden daha fazla seven biri ile karşılaşır (ki bu kadar sevebilecek kimseye ben rastlamadım ama yine de belki bir mucize gerçekleşebilir onun için) ve çok mutlu olur.
bırakmak istemiyorum. kesinlikle istemiyorum. nesini bu kadar sevdim bilmiyorum ama artık daha fazla uzak kalmak istemiyorum. çok acıyo inanılmaz acıyo. artık birileri onun minyatürünü benim için yapabilir mi lütfen. nasıl ihtiyacım var. sanki ulaşamamak beni bitiriyo. nasıl olursa olsun ne yaparsa yapsın sadece seviyorum ve sadece durmadan seviyorum...
8 gibi Kevser'ler den çıktık. 8:45gibi dolmuştan indim eve girmek istemedim evin yanındaki sahildeki parka gittim bi kaç serseri vardı döndüm sonra limana yürüdüm balıkçılar ve fazlasıyla havada mevcut bulunan balık kokusu zaten muhtemelen 1 ay olmuştur yada daha fazla aldığım kokulardan dolayı mide bulantısından yemek yiyemiyorum. oradan da ayrıldım. bizim evin çatısına çıktım. korkuluğu olmayan merdivenlerden çıkarken bi ara başım döndü ama atlattım. kenara oturdum bacaklarımı sarkıttım sırt çantamı başımın hizasına attım montumun kapüşonunu başıma geçirdim ve uzandım. dünya tersine dönmüştü artık bulutlar değil ay ve uydular hareket ediyordu ve bundan vazgeçmediler. uzunca bi süre açık ve rüzgarlı havada yattım şarkılar dinledim. Ender'i dinledim. sert ve çekici metallerimi cebime koydum. harleyleri yukarı alarak kalktım. eve indim yine misafir. bizden misafir hiç eksik olmazda... insanlarla sohbet ederken bir yandan elime geçen ojeyi sürdüm sonra da bir şeyler karalamak istedim. normalde senaryolarım için sıradışı karakterler çizmem gerekirken kalemin ucundan enderin hafızamda kalan ve mangaya uyarlanmış portresi çıktı.
pek benzemediği aşikâr fazla gözlemlememişim onu farkettim çene kemiği nasıl ilerliyo, göz genişliği, alın yüksekliği bunları çok anımsayamıyorum bu yüzden gördüğümde portresini çizebilecek kadar bakmalıyım. bu vatandaşın göz torbaları var aslında ve kemerli koca bir burnu. bu saçlar ona seyrek kaçmış sanırım biraz daha arttırmalıymışım neyse şimdilik bununla idare edelim eğer ölmeden görebilirsem daha güzellerini çıkartabilirim.aslında onu anime gibi çizmek istediğimden böyle bişey çıktı. Gözleri bu kadar büyük değil ve burnu bu kadar küçük değil. bir de en çok dudak ve çene mesafesini merak ediyorum. ne kadardı fazla mı az mı? piercingli kaşı solundaydı sanırım ama aynadan yansıma diyek, geçek. baktığı yön gereği sağına alınca bozmak istemedim. yine etrafa bakıyor ve yüzünde herkesle alay edermiş gibi gülümseyen bir ifade bence bu onu yansıtıyor olabilir en azından bana karşı olan tavrını.
bi de negatif denedim gizemli ve sinsi bi yanı olduğunu düşündüğüm için.
bunları çizince kendimi de çizmek istedim. kendime pis pis ve acıyarak baktığım zavallı halimi...
karakalemler 15 er dk dan yarım saatte çıktı diğerleri 5 dk bile tutmamıştır bu yüzden kaş göz kaymaları var ama umursamıyorum. artık depresyon kazağımı giymek istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder