bugün sen den biraz bahsettim ama daha fazla bahsedilmeyi hak ediyorsun.
sürekli yanımda taşıdığım bir çift mıknatısım var aslında şunsuz bunsuz yapamam diyen bi insan hiç değilim yemek yiyelim duş alabilelim dişlerimizi fırçalayabilelim yaşamak için bunlar kafi. telefonum olmadan asla, bilgisayarım olmadan asla, şuyum olmadan buyum olmadan asla diyen insanlardan da pek hoşlanmam ama bu mıknatıslarla bayadır yaşıyorum artık ben onları onlarda beni özümsedi hatta geçen ayırmaya çalışırken üzerime öyyle bi elektrik bırakmış ki resmen içimde bi organım acıdı. kalbim muhtemelen bunu romantiklik olsun diye yazmıyorum gerçekten acıdı çünkü. benim için giderek de değerleniyorlar sonları nasıl olur kestiremiyorum kaybedersem üzülürüm şuan için derecesi net değil ama giderek bağlanıyorum işte. başta stres alabilir belki deyip bi gün elime aldım. sonra birinin daha zayıf ve hasarlı olduğunu fark ettim tıpkı benim gibi. diğeri de daha pürüzsüz ve besili tıpkı ender :) ve ben kıçından bi türlü ayrılamıyorum. onları ayırmaya da kıyamıyorum havada birleştiklerinde çok mutlu oluyorlar çıkardıkları sesten belli. birbirlerini görmeseler bile çekiyorlar. birini çevirince diğeri de dönüyor. birbirlerine yapışınca sevinçten çığlık atıyorlar.aralarına fazla mesafe girdiğinde birbirlerini bulamıyorlar bulduklarında ise zıpkın gibi yapışıyorlar yada burda zıpkın gibi yapışan benim. benim ki yapışıyor aslında ender in ki etkisiz eleman ama bazen ikisinin pozitifleri karşılaşınca birbirlerini itiyorlar sanırım enderi farklı olmasından dolayı çekici buluyor. aralarına parmaklarım girse de önemli değil yeter ki elimin kalın kısmı girmesin :)
aslında konuşursak belkide hiç bi sorun çıkmayabilir yeter ki aileler girmesin. çok zıtlar onun ailesi tamamen dönmüş bizimkilerse nuh demiş peygamber dememişler asimile olmamışlar nolur du bizimkilerde topluma uysaydı.dediğim dedik çaldığım düdük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder