Salı

I Love You Philip Morris



I Love You Philip Morris (2009)

Yönetmen: Glenn Ficarra, John Requa
Senaryo: Glenn Ficarra, John Requa
Ülke: ABD, Fransa
Tür: Dram, Komedi, Romantik

Bu dünyaya bakış açımı değiştirmeme vesile olan bir sitede liste başı yapmış bir mangaydı sadece. Popüler olanlar merak edilir. Türüne bile bakmadan hemen indirip okumaya başladım. İnanamadım. Gay hikayesi. Okudukça, çizimleri gördükçe tiksindim. Gerçekten kusacaktım. Başta boşver bırak, başka bişey mi yok dedim kendi kendime ama insan içten içe olacakları merak ediyor ve en popüler manga olmasının sebebini de. Nihayetinde tabi ki okumaya devam ettim. Şimdi ise en popüler mangam, türü yaoi olan bir eşcinsel mangası. Cezbeden ise tutkuları, anlamsız olanın arzulanması. Hemcinslerinden hoşlanmayan acınası fakat alımlı kızların erkekler tarafından ilgi görmemesi. Bu nasıl bir dünyadır. Kesinlikle çok sevdim.

Nette bir gün videolara bakarken bu filmin fragmanına rastladım, belkide fragmanı filminden vasat olan sayılı filmlerdendir. Olayın gerçek olması ise durumu daha güzel yapıyor. Başlı başına bir kurgu olsa da yinede güzel olurdu ama bu ayrı bi güzel ya. Anladığım kadarıyla bizim bildiğimiz para babası Philip Morris'la ilgisi yok. İsmi duyunca aklıma ilk gelen kişi olduğundan öyle zannetmiştim. Filmi beğendim, gerçekten beğendim. Yalnız homolara karşı antipatisi olanların izlemesi ne kadar doğru olur bilemiyorum. Fikirlerini bu film değiştirir mi onuda kestiremiyorum ama ilk kez izleyecekseniz görecekleriniz sizi rahatsız etse bile tavsiye ederim. Önyargılı Türkler izleyerek absürt yorumlar karalamasınlar yeter. Steven'ın sahip olduğu tutku, içinde bulunduğum durum gibi bunu da anlamak çok güç. Philips de ne var ki onu özel yapan? Sadece yakışıklı olması mı? Hayır belki tavırları da. Bu anlamda Ewan McGregor'ın oyunculuğuna laf edemem. Ama işte bunları sormakla çözüm bulunmuyor. Belki onunla güzel bir hayat kurarak huzura eriyor insan. Bunun için yapılanlar, çevrilen dolaplar, söylenen yalanlar... Beni içine kadın kaçmış, ister istemez gay hareketleri yapan değil normal duran eşcinseller daha çok etkilemiştir. Burada o karakterde Jim Carrey'di işte. İnsanların kendisinden beklentilerinin dışında bir tercih yaptığından dolayıda onu tebrik etmekten başka ne yapılabilir ki. Oyunculuklar zaten ortada, bunun dışında başta senaryo, kurgu, ışık, kostüm, vizör... Film gerçekten güzeldi.

Önyargılarımı kırdıktan sonra LGBT'den tanıdığım sıradışı insanlar oldu. Okuldan da itiraf etmeseler de gay arkadaşlarım var artık ve onları gerçekten çok seviyorum. Bana aşık olamayacaklarından, sırdaşlık falan olacağından değil. Farklı arzuları, farklı bakışları oldukları için onları kendime yakın buluyorum. Daha farklı ve derin bişeylerin peşinden koştukları kesin. Onlar ve translar için çıkardığım birazcık devasa bir seri eserim bile var. Bundan sonrası ise senaryolarla ilerliyor. Ama hâlâ lezleri dahil etmekte ise zorlanıyorum...

Ayrıca bu aralar haberleri çıkan Rüzgar Erkoçlar, zor bir süreçten geçtiği belli değil mi. Üstelik yaptığı seçim onun öz benliğiyle ilgili ve bu yönde bir dönüşüm yaşıyor. Herkesi karşısına alıyor, kendini ifade ediyor, ikna ediyor, operasyon geçiriyor, hakkında çıkan haberler ve yorumlarda cabası derken sancılı bir süreç. Ama bu insan bize farklı gibi gözüken kendi gerçekliğinin peşinde. İnsanlar ise sadece saygı duymalı özellikle müslümanlar...

Özetle, sıradan tercihleri ve sıradan bakış acısı olan bir kız olarak Gayleri gerçekten seviyorum...

Ayrıca herşey cinsellik değildir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder