Bu sabah fark edilmeseydi dumandan ölüyordum resmen, kardeşim kurtardı.
Onlarca beyaz yazmalı kadınların arasında bile Ender. O kadar alakasız bir yer ki. Ve en fazla acıtan yer. Işık için, semaya yükselmek için dönmek. Mucize 1, yetmedi, mucize 2, bu da kesmedi, ve mucize 3. Gördüklerimi yada duyduklarımı Ender'in de görmesini yada duymasını isterdim. Bunu hep istiyorum sonrada kendime, "ama olmaz dünyası değişir, altından kalkamaz, eminim ezilir" diyorum.
Bütün dünya kıtlıkla baş başa kalsa da, bizimkiler bu hayatta var oldukça kimse korkmasın. Tencerelerimizin dibi deliktir, kuyu var sanırsınız. Öyle bir su içersiniz ki sizi sarhoş etmeye yeter, bu sadece basit bir et suyudur. Öyle bir hoşaf içersiniz ki sizi aşık etmeye yeter, bu sadece basit bir erik suyudur. Ve öyle bir yemek yersiniz ki başka bir yerde asla bulamayacağınızı kokusundan bile anlarsınız. Normal gibi duran lahana sarma, etli nohut, pilav ve ekmek. Öyle sofralar kurulur ki fark edemezsiniz. Öyle kalabalık olur ki hiç bir yerde göremezsiniz. Bu kalabalıkta öyle insanlar vardır ki ortası yoktur... Levent bu akşam sende bunları yaşadın mı? Duyduğuma göre sizin tarafta çok kalabalıkmış zaten yanan ışıklarınızdan da anlaşılıyor...
Yağmur yağıyor ve ben eteklerimi toplayarak eve kadar aceleden ve tebessümle koşuyorum. Uzun zamandır koşmaktan boşluklarım acımamıştı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder